853 entry daha
  • herhangi bir yabancı dili akıcı bir şekilde konuşabilmek için o dile maruz kalman gerekir. sürekli duyman, sürekli konuşman ve bir noktadan sonra o dilde düşünebiliyor olman gerekiyor. çevremizde de sürekli olarak pratik yapabileceğimiz yabancı birileri olmadığına göre bunu ücretsiz bir şekilde yapabilmenin birkaç yolu var: yabancı dilde film izlemek/şarkı dinlemek, internette yabancılarla konuşmak/yazışmak, yabancı dilde kitap okumak, günlük tutmak vb.

    öyle üstün körü de değil tabi. okurken, izlerken, dinlerken grameri nasıl kullandığına dikkat etmelisin, kelimeleri öğrenmelisin, niye o kelimeyi orada kullandığını öğrenmelisin, atasözleri/deyimleri öğrenmelisin vs. çünkü bir dil öğrenmek aslında bir kültürü öğrenmektir.

    yani emek ve zaman harcamak gerekir.

    ama gel gelelim ki türk insanı, kendisine kolay yoldan para kazandırmayacak hiçbir şey için zaman ve emek harcamaz.

    şu noktada türklerin, ingilizce'de ı ve i kullanımını çözebilmesi bile benim için kafi olacak.
  • müzik kulağı ve mükemmeliyetçilik, bir de rezil olma korkusu. çünkü birbiriyle sürekli dalga geçen, alay eden, her yaşta akran zorbalığı yaşanan bir millet olduk.
  • saçma sapan derslere giren ingilizce hocaları ve eğitim sistemi.

    yani bir topluma ingilizce konusturmadan sadece grammer yükleyerek 12 sene boyunca ingilizce ve dil öğretmeye çalışıyorlar.

    hafif bir gramer bilgisinden sonra birak cümle kurmaya konuşmaya, diyilog kurmaya çalışsın.

    sen saçma sapan zaman zarflarinin içinde kaybolarak matematik gibi ingilizce öğreterek nasıl bir şeyler öğrenmesini bekliyorsun. saçma sapan yds sınavına bakın zaten anlarsınız. ingilizce bilmenin ölçütu bu sinav.

    dil hiç bir zaman konusmaya çalışılmadan öğrenilmez. bence sistemin başarısızlığı budur.
  • duymadığın bir dili öğrenemezsin okul falan hikaye
  • dil öğrenmekte bir matematiktir. kendi içinde bir mantığı vardır. rasyonel düşünememe, yanlış eğitim, temeli oturtamama.

    eğitim psikolojisine dair her şey.
  • iki seneyi gecti los angeles'ta yasiyorum. geldigim seviye ile bulundugum seviye arasinda daglar kadar fark var. gayet rahat sekilde meslegimi ofis ortaminda burada da yurutuyorum. yani diyecegim o ki, yeterince pratikle butun dilleri konusabilirsiniz. kimse anasindan dil bilerek dogmuyor. tembelliginizi, beceriksizlik olarak yansitmayin. ha her ikisine de sahip olunabilir. o kadarina karisamam.
  • cunku bu ulkede ingilizce bilmek yarim yesil pasaporttur. kimse vatandasinin ulkeyi terk etmesini istemez
  • rezil olmaktan korkuyoruz. aslında ingilizce biliyoruz ama ingilizce speaking konusunda çok fazla eksiğimiz var. öğrendiğimiz bilgileri günlük hayatta, sosyal medyada vs kullanmıyoruz. sadece yazmaya odaklıyız. konuşma pratiği olmadığı için karşımıza bir turist çıktığı an kitlenip kalıyoruz.
  • dili okumasını yazmasını bileni bile konuşurken rezil olmaktan o kadar korkuyor ki herkes bir yerlerde pes ediyor.

    oysa kendi dilimizi konuşurken de hata yapıyoruz. başkaları bizim dilimizi çat pat konuşunca bile ne kadar hoşumuza gidiyor, teşvik ediyoruz.

    o korkular bi aşılınca gerisi geliyor aslında...
  • akıcı ingilizce + rusça konuşan ve aktif olarak fransızca öğrenen birisi olarak rahatça söyleyebilirim ki kompleks ve özgüven yoksunluğu. ek olarak öğrenmek istediğiniz dilin içeriklerine ilginiz yoksa geçin o işi. okul bana bu konuda hiçbir şey öğretmedi, hatta üniversitede hocayla anlaşıp ingilizce derslerine gitmemiştim. son bir kilit nokta da pratik, pratik yoksa dil öğrenmek size işkence gibi gelir arkadaşlar. bol bol dile maruz kalmanız lazım.
63 entry daha
hesabın var mı? giriş yap