3930 entry daha
  • ruhun uzun, soğuk, karanlık kış gecesi. zifiri karanlığın olduğu; hayattan keyif almadığımız, hiçbir şeyin mutluluk vermediği, tünelin ucunda asla bir ışık göremediğimiz, ümitsiz, keyifsiz, mutsuz olduğumuz, hayattan zevk almadığımız, gelecekle ilgili bütün tasavvurlarımızın duvara tosladığı, kendimizi değersiz hissettiğimiz, iştahtan, uykudan kesildiğimiz zifiri karanlık hali.
  • hicbir sekilde hicbir eylemden, dusunceden keyif alamama, geceleri yarin ertelediklerini nihayet yapmaya baslayacagim motivasyonuyla kendini kandirip uyandiginda yine hicbir harekete gececek enerjiyi kendinde bulamama, hava aylar sonra gunluk guneslik olsa dahi evden hicbir sekilde cikmak icin gucunun olmamasi gibi yansimalari vardir. ne dinledigin muzikten ne de yedigin yemekten zevk alirsin. aglamak dahi zor gelir insana ki neden aglayacagini dahi bilemezsin.
  • bu ara herkesin kendisine koyduğu tanı. gerçekten yaşayanlar bilir aslında ne olduğunu.

    mesela, sizin hiç iki üç ay duş almadığınız oldu mu???
  • lisans da yalnızdım, yüksek lisans da yalnızım. haftanın 2 günü yüksek lisans için günü birlik başka şehre gidip geliyorum tren ile. yıllardır öz annemle konuşmuyorum. babam bazen çok cahilce konuşuyor. üvey annem iyi hiçbir şeyi bana layık görmüyor. hayatımda sadece iki sevgilim oldu, ikisi de terk etti uzak mesafe diye. çok fazla arkadaşım yok. küçük bir ilçede yaşıyorum, öz annem başka biri ile evlendi ve o kişiden çocuk yapıp ona annelik yapıyor. 1 yıldır yalnızım, bende herkes gibi sevip sevilmek istiyorum ama sosyal biri değilim. çevremde çok kimse yok.

    daha sayarım da yoruldum. şimdi kilit soruya gelelim, depresyonda değilim, ben bizzat depresyonun kendisi olmuşum.
  • halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta.
    her şey naylondandı o kadar.
  • aynı hataların tekrarlanması ve bu döngüden çıkılmak istenememesi durumu.
  • bağırsak sorunları ile depresyon arasında sıkı bir ilişki var, her ne kadar depresyonun fizyolojik sorunlar ile ilişkisi yok ya da temel nedeni değil deseniz de işler öyle değil.

    bağırsaklar düşüncelerimizi ve ruh halimizi kontrol ediyor.

    disbiyoz, ibs ve depresyon genelde el ele gerçekleşir. her ikisi de çok benzer inflamasyon biyobelirteçleriyle ilişkilidir.

    -il-6
    -tnf-a
    -crp

    depresyonlu hastalarda bacteroidetes, proteobakteriler ve actinobacteria'da artış görülürken firmicutes'te anlamlı azalma görüldüğüne dair çalışma:

    kaynak

    ayrıca depresiflerde enterobacteriaceae ve alistipes seviyeleri artmış ancak faecalibacterium seviyeleri de azalmıştır.

    yani depresyon tanısı konmuş hastalarda öncelikli olarak bağırsak florasını/mikrobiyomu iyileştirmeye çalışmak ssri reçetelemekten daha etkili olabilir mi?

    örneğin bu çalışmada,
    28 gün boyunca lactobacillus rhamnosus verilen sıçanların hem anksiyete hem de depresyon skorlarında düşüş görüldü.

    kaynak

    yine ilginç bir anekdot,

    bağırsak mikropsuz ve patojensiz fareler kaygıyı hissedemezler.
    kaygıyı hissetmek için mikrobiyota gereklidir.

    örneğin, farelere subklinik dozlarda oral yoldan uygulanan campylobacter jejuni, bağışıklık tepkisi olmadan kaygı benzeri davranışlara yol açtı.

    en anlamlı sonuçlar, yüksek yağlı diyetle elde edilen kaygı benzeri davranışların 21 gün boyunca lactobacillus helveticus uygulanmasıyla önlendiği deneyde gözlendi; deney il-10 eksikliği olan fareler kullanılarak tekrarlandığında kaygıda herhangi bir değişiklik gözlenmedi.
    bu sonuçlar bağışıklık sisteminin bağırsak-beyin eksenindeki rolünü gösterdi.
    kaynak

    yani bağırsak sağlığı/mikrobiyota ne kadar dengeli ve sağlıklıysa sizde hem fiziksel hem ruhsal o kadar sağlıklısınız.

    depresyonda faydalı olabilecek probiyotikler:

    b. animalis lacitis ¹
    b. bifidum ²
    b. infantis ³
    b. lactis 4
    l. asidophilus 5
    l. brevis 6
    l. bulgaricus (laktoz intoleransına yardımcı olur)7
    l. casei 8
    l. lactis ?
    l. salivarius ¹°
    streptococcus termofilleri¹¹

    kaynaklar:
    ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/p…
    sciencedirect.com/science/articl…
    biologicalpsychiatryjournal.com/article/s0006-…
    efsa.europa.eu/en/efsajournal…
  • olumsuz ruh hallerine sebep olan şey, insanın iç sesinin kendisine karşı sertleşmesidir. burada bahsettiğim türde bir iç ses, yüzünüze doğru parmak sallayarak size yanlış yaptığınızı söyleyen, hatta ihtar eden, size bir doğruyu dikte ederek o doğruya uymanızı bekleyen, uyamadığınız, adapte olamadığınız takdirde size kendinizi "yanlış", "yetersiz", "başarısız", "kötü" ve daha birçok olumsuz şey hissettiren bir iç ses.

    suratımıza bu şekilde parmak sallayan bir iç sesi, tabii ki anne babalarımızdan, öğretmenlerimizden, büyüklerimizden öğrendik, bunu ne kadar yumuşak şekillerde yaparlarsa yapsınlar.

    depresyon, insanın konuş/a/madıklarının onun yerine konuşmasıdır. kendisiyle ve başkalarıyla konuşabilmeyi, kendisini kendisine ve başkalarına müdafaa etmeyi öğrenenlerde depresyona daha ender rastlanır.

    depresyon, kişinin kendi kendisini sabote etmesidir. kendi kendimizi sabote etmesini, bize kendi kendimizi sabote etmeyi öğretenlerden öğrenerek içselleştirmeseydik, bugün depresyon nedir bilmezdik.

    çocuklarını asla eleştirmeyen kabilelerin yetişkinlerinde de depresyon yoktur.

    nihan kaya
    iyi aile yoktur
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap